Kız Çocukları İçin Sosyal ve Duygusal Eğitim İhtiyacı
KIZ çocuklarının sosyal ve duygusal becerilerinin geliştirilmesinin hayati önem taşıdığını vurgulan Eğitim Uzmanı Prof. Dr. Buket Neşe Aksu, “Çocuk cinayetleri ve istismarlarına baktığımızda, çocukların sosyal ve duygusal becerilerinin eksik olduğu ortamlarda büyümesinin olumsuz sonuçlar doğurduğunu görüyoruz. Eğer çocuklarımız duygusal anlamda kendilerini rahatça ifade edebileceği, güvenli bir aile ortamında yetişmiş olsaydı, yaşadığı travmaları daha sağlıklı bir şekilde yönetebilirlerdi” dedi.
Altınbaş Üniversitesinden Sosyal ve Duygusal Eğitim Uzmanı Prof. Dr. Buket Aksu, 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü dolayısıyla kız çocuklarının haklarının savunulması ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması adına bazı bilgilendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Aksu, “Son dönemde yaşanan trajik olaylar, toplumsal bilinçlenmenin ve eğitim sistemlerinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Kız çocuklarının karşılaştığı şiddet ve istismar gibi sorunlar, sadece bireyleri değil, toplumları da derinden etkiliyor. Bu tür olayların önlenebilmesi için sosyal ve duygusal eğitimin güçlendirilmesi gerekiyor. Kız çocuklarının eşit haklarla yetişmesi, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorumluluk haline geliyor” dedi.
SOSYAL VE DUYGUSAL GELİŞİM EKSİKLİĞİ OLUMSUZ SONUÇLAR DOĞURUYOR
Sosyal ve Duygusal Eğitim Uzmanı Prof. Dr. Buket Aksu, “Çocuk cinayetleri ve istismarlarına baktığımızda, çocukların sosyal ve duygusal becerilerinin eksik olduğu ortamlarda büyümesinin olumsuz sonuçlar doğurduğunu görüyoruz. Eğer çocuklarımız duygusal anlamda kendilerini rahatça ifade edebileceği, güvenli bir aile ortamında yetişmiş olsaydı, yaşadığı travmaları daha sağlıklı bir şekilde yönetebilirlerdi. Toplum içinde bu tür becerilerin yaygın olmaması, insanların birbirleriyle empati kurmalarını zorlaştırır ve şiddete başvurma oranlarını artırabilir” dedi.
Prof. Dr. Aksu, ‘Sosyal ve duygusal eğitim ile güçlü bireyler ve sağlıklı toplumlar mümkün’ diyerek, çocukların sadece akademik başarıya değil, aynı zamanda sosyal ve duygusal gelişimlerine de odaklanılması gerektiğini ifade etti. “Sosyal ve duygusal eğitim, kız çocuklarının özgüven kazanmalarına, zorbalıkla başa çıkabilmelerine ve sağlıklı ilişkiler kurabilmelerine yardımcı olur. Özellikle son dönemde yaşanan istismar ve şiddet vakaları, bu tür eğitimlerin ne denli kritik olduğunu gösteriyor” diye konuştu.
‘GELENEKSEL CİNSİYET ROLLERİ KIZ ÇOCUKLARININ DUYGUSAL İHTİYAÇLARINI İHMAL EDEBİLİR’
Geleneksel cinsiyet rollerinin, özellikle kız çocuklarının duygusal ihtiyaçlarını ihmal edebilen bir toplumsal yapı oluşturabileceğini ifade eden Prof. Dr. Aksu, “Bu yapı, duygusal gelişime önem vermeyen, daha çok itaat ve sessizliği teşvik eden bir sosyal düzen oluşturur. Oysaki çocukların duygusal gelişimleri ihmal edilirse, ileride bağımsız ve kendine güvenen bireyler yetiştirmek zorlaşır. Çocuklar, bu rollerin baskısı altında kendi duygularını bastırmaya zorlanabilir, bu da onları savunmasız ve korunmasız bırakabilir” ifadelerini kullandı.
‘NEGATİF DURUMLARI ÖNLEYEBİLİR’
Aksu, çocukların erken yaşta empati, özdenetim, duygusal farkındalık gibi becerileri kazanmalarının, onların ilerleyen yaşamlarında karşılaştıkları zorluklara karşı daha dirençli bireyler olmalarını sağladığını belirterek, “Bir çocuğun kendisini ifade edebilme yeteneği, toplumsal baskılara ve şiddete karşı kendini savunabilme kapasitesini artırır. Bu da kız çocuklarının maruz kaldığı negatif durumları önleyebilir” dedi.
AİLE DİNAMİKLERİ VE DUYGUSAL EĞİTİM
‘Sosyal ve duygusal öğrenmenin önemli olduğu bir aile yapısında, çocuklar sorunlarını nasıl çözebileceklerini ve duygularıyla nasıl başa çıkacaklarını öğrenirler. Fakat geleneksel aile yapılarında, çocukların duygusal ihtiyaçları ikinci plana atılabilir’ diyerek bir diğer önemli konunun aile ve eğitim olduğunun altını çizen Aksu, “Ayrıca aile içi şiddetin toplumsal bir tabu olması, bu becerilerin gelişmesine engel olur. Sosyal ve duygusal beceriler kazandırılmadığında, bireyler yaşadıkları duygusal zorluklarla başa çıkmakta zorlanır ve bu da travmatik sonuçlara yol açabilir” ifadelerini kullandı.
‘KIZ ÇOCUKLARININ EĞİTİMİNE YAPILACAK HER YATIRIM, EŞİT VE ADİL BİR DÜNYA İÇİN TEMEL BİR ADIMDIR’
Sadece bireysel değil, toplumsal değişimin de olması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Aksu, şunları ekledi:
“Çocuklara sağlanan eğitim, sadece bireyi değil, toplumun geleceğini şekillendirir. Sosyal ve duygusal becerilere sahip olan bireyler, şiddetten uzak, daha sağlıklı toplumsal ilişkiler kurarlar. Bu yüzden kız çocuklarına yönelik eğitim programlarında bu becerilere daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kız çocuklarının eğitimine yapılacak her yatırım, daha eşit ve adil bir dünya için temel adımlardan biri. Kız çocuklarının hak ettikleri eşitliği ve fırsatları elde etmeleri için her düzeyde sosyal ve duygusal eğitim önemlidir. Bu eğitimlerle kız çocuklarının kendi potansiyellerini gerçekleştirmelerine ve toplumsal hayata katılımlarına katkıda bulunabiliriz.”
Prof. Dr. Buket Aksu, kız çocuklarının sosyal ve duygusal gelişimlerini desteklemek için önerilerini şu şekilde sıraladı:
“Eğitim Müfredatına Sosyal ve Duygusal Eğitim Entegrasyonu: Kız çocuklarının sosyal ve duygusal becerilerini geliştirmek için eğitim müfredatlarına bu alanda özel programların eklenmesi gerekmektedir. Bu programlar, öncelikle çocukların duygularını tanımaları ve bunun yanı sıra empati, özdenetim, duygusal farkındalık gibi becerileri kazanmalarına yardımcı olmalıdır.
Aile Eğitim Programları: Ailelere yönelik sosyal ve duygusal eğitim programları düzenlenmeli, ebeveynlerin çocuklarının duygusal ihtiyaçlarını anlamalarına ve desteklemelerine yardımcı olacak kaynaklar sağlanmalıdır.
Toplumsal Farkındalık Kampanyaları: Kız çocuklarının maruz kaldığı şiddet, istismar ve ayrımcılığa karşı toplumsal farkındalığı artırmak için kampanyalar düzenlenmelidir. Bu kampanyalar, cinsiyet eşitliği ve çocuk hakları konularında toplumu bilinçlendirmeyi hedeflemelidir.
Sığınma ve Destek Merkezleri: Kız çocukları için şiddet ve istismar durumunda başvurabilecekleri güvenli sığınma ve destek merkezleri oluşturulmalıdır. Bu merkezler, duygusal destek ve rehabilitasyon hizmetleri sunmalıdır.
Oyun ve Etkileşimli Aktiviteler: Sosyal ve duygusal becerilerin oyun yoluyla öğretileceği aktiviteler düzenlenmelidir. Bu tür etkinlikler, çocukların duygusal zeka gelişimlerini desteklerken aynı zamanda eğlenceli bir öğrenme deneyimi sunar.
İş Birliği ve Ortaklıklar: Devlet, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör arasında iş birliği yapılmalı, kız çocuklarının eğitimine yönelik projeler desteklenmelidir. Bu iş birlikleri, kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasını sağlar.”